Gerçeğe ışık, devrime pusula: Mehmet Demirdağ -1

Mehmet Demirdağ ve “sürece devrimci müdahale” üzerine

Sınıf mücadelesi, çok yönlü ve kapsamlı bir olgudur. Sömürü ve zulme dayalı düzenlere karşı kapsamlı bir konumlanışı, ezilenlerin saflarında üretilen tüm pratiği ve toplumsal dönüşümün kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasal tüm biçimlerini kapsar. Bu bakımdan, sınıf mücadelesi sadece doğru tespitlere ve siyasal çözümlemelere değil esas itibari ile ona müdahale edebilecek bir örgütlenmeye ihtiyaç duyar.

Yoldaş Stalin’in de “Bazıları, zaferin kendi kendine, yani diyelim ki kendiliğinden gelmesi için doğru bir parti çizgisi hazırlayıp geliştirmek, bunu yüksek sesle ilan etmek, onu tezler biçiminde, genel kararlar biçiminde sergilemek ve onu oybirliğiyle benimsemek yeter diye düşünüyorlar. Besbelli ki bu yanlıştır. Yalnız iflah olmaz bürokratlar ve kırtasiyeciler böyle düşünebilirler. (…) doğru siyasal çizgi bir kere belirlendi mi, herşeyi, hatta siyasal çizginin kendi kaderini de, onun gerçekleştirilmesini ya da başarısızlığını da belirleyen, örgüt çalışmasıdır.”  (Stalin-Kadrolar üzerine) ifadeleri ile belirttiği şekilde, sınıflar mücadelesinde gelişimin kanalı ve devrimin anahtarı örgüt ve kadrolardır.

İçinden geçtiğimiz süreç itibari ile bu olgu, dikkat çekici bir başlık olarak karşımızda durmakta, işçi sınıfı ve ezilenlerin muzaffer devriminin geleceğini temelden belirlemektedir. Zira, yaşanan sıkıntılı süreç, temelde bu iki mefhum üzerindeki tasfiyeci etkinin sonuçlarıdır ve bu gerçeklik tarihsel derslerimiz ışığında incelenmelidir. Mehmet Demirdağ yoldaşa bu açıdan bakıldığında dikkat çekici bir militan kişilik profili ve bütünlüklü bir önderlik tanımı içerdiği görülecektir. Demirdağ yoldaşın bu tutumunu tanımlamak açısından, özellikle birçok yazısında yer verdiği “sürece devrimci müdahale” kavramını dikkat çekici bir başlık olarak ele almamız gerekmektedir.

“Sürece Devrimci Müdahale” Nedir?

Yukarıda bahsettiğimiz kadrosal gelişim, sürece devrimci müdahalenin önemli maddelerinden birisidir. Her şeyden önce proleter devrimci kişiliğin yaratılması gerekmektedir. Olgular karşısında kuşanacağı bilimin farkında olan, değişimin iradesine sahip olan ve gelişimi kendine misyon edinen bireylerin yaratılması gerekmektedir. Proleter devrimci yaşam içinde örgütlenecek bireyin özel mülkiyetçilikten arınmış ve devrimin ihtiyaçlarını merkezine alarak “kendinden vazgeçen”, politik, paylaşımcı, fedakar olması yani her şeyden önce proleter ideoloji ile donanması gerekmektedir.

Demirdağ yoldaşın deyimiyle “komünist sıfata layık olmak” gerekmektedir. Sürece devrimci müdahale böylesi bir sıfata, böylesi bir sıfat ise ancak değişime açık, adaletli, savaşa göre şekillenen ve merkezi önderliğini bu kapsamda konumlandıran bir önderlik içinde mümkündür.

Sürece devrimci müdahale mevcut kadrosal yapılanmanın yanısıra MLM çizgiye sadakat ile mümkündür. Bu noktada ilk olarak doğru bir süreç tespiti kendini koşullar. Bu da, tek başına olay ve olguları çözümlemeyi değil, aynı zamanda üzerinde politik-pratiğin gelişebileceği bir uzamı açığa çıkartmayı gerekli kılar.

Mehmet Demirdağ yoldaşın bu konudaki, “Bizim görevimiz olayların ‘görünür’ nedenlerine, oluş ‘biçim’lerine göre tavır almak değildir, gerçek nedenleri aramak, açığa çıkartmak, dersler almak, yaşama uygulamak ve zaferler kazanmaktır” sözleri yeterince açıklayıcıdır.

Son dönemlerde bir dizi söylem ile boyutlanan politik krizin özünden uzaklaşılmaktadır. Yalan otlağında yemlenerek dilin yularını serbest bırakan yozlaşmış olanlar, gerçekten uzaklaşarak gerçek ile alay etmekte ve Marksizm ticaretini yapmaktadır. Görüngülerin seyrinde bir filmin galasından duyulan zevk ile sürece müdahale “ben” üzerinden yürütülmekte, partinin ve devrimin ihtiyaçları kibir ile takas edilerek devrimci süreçten uzaklaşılmakta ve devrim şahıs ve grupların ihtiyacına feda edilmektedir. Bu durum karşısında Demirdağ olmak ve sorunların görüngüsüne değil tam aksine düne-bugüne ve özellikle yarına odaklanarak devrimci müdahalede bulunmak gerekiyor. Aksi bir durumda yarın bizi yadsıyacak tarih bizi üstlenmediğimiz misyondan kaynaklı mahkûm edecektir. Sonrasında ise kuru betimlemelerin, hiçbir faydası olmayacak ve çıkarılamayan derslerle tarihin tekerrürünün kadrosu olunacaktır. Anda verili koşulları devrimci sonuçların açığa çıkartılacağı bir biçime çekmek, sürece devrimci bir müdahale üretmek gerçeği diyalektik sorguda süzmekle ve buradan somut tespitler üretmekle mümkündür.

Diğer yandan da politikayı hayata geçirmek bir yöntemin keşfini ve pratiği koşullar. Bu da, anda verili koşullara yönelik uygun müdahale kanallarının geliştirilmesini ve bu yöntem üzerinden ısrarlı bir pratikle süreci devrimci ihtiyaçlara göre dönüştürmeyi tanımlar.

Mehmet Demirdağ yoldaş somutunda bu tanım, onun pratiğinde özellikle ‘94 sonrasının sancılı sürecinde belirginleşmiştir. Demirdağ yoldaş sadece yaşanan kopuş yıllarında aldığı tavır ile değil, sonrasında yarattığı dönüşümle geleneğin tarihine yazılmıştır. Onun pratiği, saflarda yaşanan kopuşu “giden gitti kalanlarla yola devam” şeklinde özetlenebilecek çiğlikten çıkartmış, kopuşun nedenlerini ve buna zemin sağlayan örgütsel gerçeklikle hesaplaşmayı içerdiği gibi, yeniye olan ihtiyacı, kadro ve önderlik kavramının gerçek bir tanımını ve yeni bir militan profilinin inşası için ısrarla devrimci müdahaleyi de kapsamaktadır.

Güncelde neye ihtiyacımız var?

Konuyu anda yaşadığımız sorunlara ve sürecin ihtiyaçlarına çevirirsek, tam da Demirdağ yoldaşın perspektifine ihtiyacımız olduğu aşikârdır. Yaşadığımız sorunların özü, devrimcilik adına oynanan oyunun, sergilenen tiyatronun en pespaye şekilde deşifre olduğu, maskesinin düşürüldüğü bir durum açığa çıkartmıştır.

Bugün devrimcilik adına devrimci mevziler gasp edilmekte, legal-illegal sınırı ciddi olarak deşifre olmakta, her şey kuruma en uzak kitlelerin dahi bilgisine sunularak saflara zarar verilmekte ve dejenere olmuş bir yığın insan dahi bu işlere alet edilmektedir.

Demirdağ’ın “Devrimci Müdahale” tanımı tam da burada işlevselleşmektedir. Sürecin sıkıntılarının aşılması için, pratik eksen “saflaşma” algısından çıkarılmalı, geçmişten günümüze gelen pratiğin böylesi bir sonuca sunduğu zemin incelenmelidir. Bu çerçevede kadro üretiminden politik üretime kadar, önderlik tarzından mücadele yöntem ve araçlarına yönelik kavrayışa kadar birçok alanda bir dönüşüm zorunluluktur.

Demirdağ demek yenilenme, arınma ve politik dönüşüm demektir. Andaki “sürece” yönelik devrimci müdahale, yaşadığımız sıkıntılardan devrimci sonuçlar çıkartmayı, kötü hocaların hatalarından iyi dersler öğrenmeyi, sorgulamaya hata yapanları suçlamakla değil, sunduğumuz örgütsel zemini değiştirmekle başlamayı bir görev olarak karşımıza koymaktadır.

Devam edecek