ÇEVİRİ | Çinli hükümdarların Mao paranoyası kızıl muhalefetle birlikte şiddetleniyor

ÇEVİRİ | Çin’de, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) seçkinlerine ciddi bir sıkıntı çektiren muhalif bir rüzgâr esmeye başladı, bu kez sadece Batı’dan etkilenmiş liberal demokrasi arayıcıları değil, daha ziyade, resmi toplantıda “sorun yaratanlar” olarak adlandırılan muhalefet bayrağını devir alan Marksist Pekin Üniversitesi öğrencileri grubu. Çinli komünist lider Mao Zedong’un devrimci ideolojisinden ilham alan dokuzdan fazla solcu öğrenci aktivist, işçileri örgütlemek ve politik olarak eğittikleri için tutuklandı. Öğrencilerin çoğunluğu Mao Zedong’un 1966 yılında kapitalizme karşı Çin Komünist Partisi liderliğinde Kültür Devrimi’ni başlattığı Pekin Üniversitesi öğrencileri. Mao’dan esinlenen komünist gençlik hareketinin ülkenin egemen elitine karşı yoğunlaşması, Çin halkını, özellikle işçi sınıfını ve köylülüğü aldatmak için Marksist kıyafetler giyerek, “Çin Karakteristiği ile Sosyalizm”e şarkısını söyleyerek, tek parti rejimi altında dizginsiz kapitalist sömürüyü sürdüren; 1976 yılından beri ikinci bir kültür devrimi paranoyası yaşayan devlet iktidarının paniklemeyerek, bu hareketi bastırmak için özel çaba göstermesine neden oluyor.

“Çin, uluslararası ekonomik iş birliği ve serbest ticaretin desteklenmesi konusunda IMF’nin de dahil olduğu büyük uluslararası ekonomik kurumlarla yakın temas ve koordinasyon içinde olmaya hazırdır. Böylece küresel ekonomik toparlanma ve finansal piyasalara istikrar sağlayıcı güçler enjekte edecektir.”

Çin Başbakanı Li Keqiang, birkaç hafta önce IMF başkanı Christine Lagarde ile görüşmesinde söylediği (bu sözler çvn.) Global Times tarafından kaydedildi. Donald Trump liderliğindeki ABD ile ciddi bir ticaret savaşına rağmen, Çin başbakanı “uluslararası iş birliği ve serbest ticareti” destekleme sözü, Çin liderlerinin emperyalist dünya düzenine olan sadakatini örneklemektedir. Küresel olarak, Çin sermaye girişini artırıyor ve Xi Jinping liderliğindeki sosyal-faşist Çin’i giderek sosyal-emperyalist bir ülke olmaya yöneltiyor. Çin’in yurtdışında askerî harekât yaptığı Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) gibi büyük ölçekli ekonomik koridorların inşasıyla, Çin’in Myanmar’ın diktatörleriyle, Körfez monarşileri ve Afrika ülkeleri ile ilişkileri, Deng Xiaoping’in takipçilerinin “Çin özelliklerine sahip sosyalizm” eseri altında zamanla inşa ettikleri sömürücü ve aç gözlü bir makine haline gelen oportünist yüzlerini gösteriyor.

Mao Zedong önderliğindeki Çinli komünistler sosyalist, eşitlikçi ve özgür bir toplum yaratmak için savaştılar. ÇKP içerisindeki bir avuç revizyonist; partinin iktidarı aldığı 1949 yılından itibaren geriye dönüşün uğraşı içine girdiler. Liu Shaoqi ve Deng Xiaoping ikilisi, 1960’larda devletin gücünü (elde ettiklerinde çv.) ve parti liderliğinde çoğunluğu gasp ettiği dönemlerde Mao Zedong ve yoldaşları neredeyse fiilen saf dışı edildi. Liu Shaoqi ve Deng Xiaoping, ÇKP önderliğinde Çin’de kapitalizmi kurmak istiyordu. Mao Zedong ve onun solcu takipçileri, (içlerinde o zamanki savunma bakanı ve askeri strateji uzmanı Lin Biao da dahil olmak üzere), harekete şiddetle karşı çıktı ve iktidar için yeni bir devrimci mücadele, Çin devriminin “büyük kaptanı” tarafından başlatıldı. Mao Zedong müttefiklerini işçi sınıfı, köylülük, asker ve öğrenci-gençlik içinde buldu. Mao posterler (dazubao çv.) yazdı ve öğrencilerden devrimin mesajını köylere götürmelerini istedi ve köylüleri, Çin’de Kruşçev örneğindeki gibi kapitalizmi restore etmek isteyen kapitalist yönelimli, bürokratik parti liderleri ile savaşmaya çağırdı.

Sosyalizmi yeniden tesis etmek, ordu tarafından desteklenen işçi sınıfı ve köylülüğün egemenliğini kurmak ve toplumu yeniden kalıba dökmek için girişilen bu hareket; 20. yüzyılın büyük devrimci ve daha önce eşi görülmemiş hareketi “Büyük Proleter Kültür Devrimi” olarak adlandırıldı. Çünkü ilk kez bir devletin kurucusu, devrimin değerlerini yeniden tesis etmek için kendi partisinin liderliğine ve devlet mekanizmasını elinde tutan şeflere karşı kitlesel bir devrimci mücadeleye öncülük etti. Pekin Üniversitesi öğrencileri, Kültür Devrimin birinci aşamasında işçi sınıfının Lui Shaoqi ve Deng Xiaoping iktidarını yıkarak, sınıfsız topluma, yani komünizme geçişte sınıf iktidarının en yoğunlaşmış hali olan proletarya diktatörlüğünü kurmak için verdikleri mücadeleyi ‘kızıl muhafızlar’ olarak destekleyerek çok önemli bir rol oynadılar.

Deng Xiaoping iktidarı gasp edince, Kültür Devrimi’nin kazanımlarını tersine çevirdi. Devrimcileri öldürdü ve hapse attı, muhalifleri tutukladı; komünleri, kolektif çiftlikleri, devlete ait fabrikaları ve siyasi eğitim merkezlerini yıktı; Mao Zedong’un düşüncesi ve onun ideolojisinin Çin’de dile getirilmesini yasakladı. ÇKP, “Mao Zedong Düşüncesi”ne ve Mao’ya karşı tam bir saldırı başlattı ve buda sağcı, faşist ve kapitalist ideolojinin teşvik edilmesine yol açtı. Deng, kapitalizmi ve kültürünü teşvik etmenin, Kültür Devrimi’nin kabusunu bastırmak için gençleri yozlaştırmanın en önemli yöntem olduğunu düşündü.

Girişimlerine rağmen, 1989 yılında arasında öğrencilerinde bulunduğu Çin’de büyük çaplı bir Mao yanlısı demokrasi hareket başladı. Tiananmen Meydanı protestosuna katılan pek çok öğrenci ve genç Mao takipçileriydi. “Anti-komünistlerin yükselişini baskılama” bahanesini kullanarak Deng, başka bir Kültür Devrimi’nin ateşinin fitillenmemesinden emin olmak için öğrenci katliamını emretti.

1990’ların sonlarında, Çin’deki korkunç kapitalist sistem, büyük ekonomik eşitsizlik, iktidardaki kapitalistler, bürokratlar, parti liderleri ve faizciler ile geniş işçi kitleleri, köylüler ve gençler arasındaki sınıf mücadelesini şiddetlendirdi. ÇKP temel politikalarını yeniden gözden geçirdi ve insanları eşleştirmek için sosyal uyum, “kapsayıcı gelişim” vb. bazı söylemlerle kitleleri kandırmaya çalıştı. Jiang Zemin ve Hu Jintao altındaki Çin kapitalistleri büyük bir servet kazanarak, küresel işlerini genişleterek ve Çin işçi sınıfını, kaynaklarını ve ekosistemini sömürerek zenginleştiler. Ancak, ölümünün ardından 42 yıl geçmesine rağmen ülke çapında popülaritesini yitirmemiş olan Mao Zedong’a karşı kendi kültünü geliştirmeye çalışan Xi Jinping’in yükselişi, yeni bir dönemin başlangıcını işaretledi. ÇKP liderliği, Çin’deki yoksullara karşı yeni bir yaklaşım benimsemeye başladı: Kapitalizmin ve küreselleşmeye rağmen yoksul Çin halkının parti tarafından tamamen yabancılaştırılmadığı bir yaklaşımdı bu.

Bu bağlamda ve Mao Düşüncesi ilhamlı yeni nesil Marksistlerin yükselişini durdurmak için, Xi Jinping “kökleri” ve “Çin özellikli sosyalizmi anlama” ihtiyacını vurgulayan kontrollü bir canlanma hareketine başladı. Xi rejiminin kitleleri aldatmak için başlattığı bu yeni kontrollü Marksist öğretim dalgası, Çin’in kampüslerinde, anti-revizyonist, sağlam bir Marksist gençlik ordusu yarattı. Marksist hareketin, Marksistlerin Mao’nun emrettiği ideallere bağlılığı ve 1976’da kaybettiği sosyalist deneyimin yeniden canlandırılmasına odaklanmaları, (onları çv.) ülke halkları arasında popüler hale getirdi.

Bu yıl mayıs ayında Pekin Üniversitesi ziyaretinde, Xi Jinping Çin komünist hareketinin beşiği olan üniversiteye “Marksizm’in soyadını” almaya ve gençliği Marksizm ile eğitmede çok önemli bir rol oynamaya çağırdı. Bunu söylerken, hükümet farklı alanlarda işçi sınıfını örgütleyen ve Mao’nun düşüncesiyle eğiten farklı üniversitelerin öğrenci aktivistlerin üzerindeki en büyük baskıyı başlatmıştı. 24 yaşındaki Pekin Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu Zhang Yunfan “barışa zarar vermek” ve “yasadışı bir şekilde eylem” için bir çalışma grubu oluşturmaktan, Kasım 2017’de polis tarafından tutuklandı. Bu yıl ağustos ayında Çin hükümeti Huizhou’daki devrimci Marksizm teorisi ile işçi sınıfını örgütleyen üniversite öğrencilerine ve gençlere saldırdı. İşçiler yabancı nüfuzlu örgütler için çalışmakla suçlandılar ve birçoğu Çin devleti tarafından korkunç sonuçlarla tehdit edildi.

İşçileri örgütlemek için Çin’in #MeToo (#Bende) kampanyasını başlatan ve kampanyanın aktivisti olan Yue Xin’nin gözaltına alınmasına, Çin’in her yerinde işçiler, öğrenciler ve gençler tarafından şiddetle karşı çıkılıyor. İnsanlar hükümette, onun ve yoldaşlarının tutuklanmalarının yasadışı olduğunu ifade eden ve serbest bırakılmalarını isteyen mektuplar gönderiyorlar.

Çin’deki neo-sol hareketin, sosyo-ekonomik durumu değiştirmek ve işçilerin egemenliği de dahil olmak üzere işçi sınıfının ve köylülüğün haklarını yeniden tesis etmek isteyen bu yükselişi; Xi Jinping ve onun grubunun emellerini etkileyecek. Bir taraftan destekler gibi görünen Xi Jinping ve onun destekçileri, işçi sınıfı ve gerçek bir sosyalist sistem için daha büyük haklar talep eden barışçıl protestocuları parçalamaya çalışmaktan vazgeçmeyecekler. Global Times, Çinli öğrencilerin, ülkede Mao’dan ilham alan bir hareketin spekülasyonlarını ortadan kaldırmak için planlı bir şekilde, öğrencilerin Çin’deki bir sosyalist devrim değil, bir kariyer inşa etmekle meşgul olduklarını söylemeye başladı bile.

Xi Jinping ve zümresi dizginsiz kapitalist sömürüye karşı gelişen hoşnutsuzluğun canlarını yakmasından tedirgin oluyorlar. 1966 modelinin şu anda yükselmesi durumunda, işçi sınıfının gazabıyla yüzleşeceklerini iyi biliyorlar. Xi Jinping yönetimindeki Çinli yöneticiler, düşüşlerini engellemek ve işçi sınıfının, son 40 yılda Çin kapitalistleri tarafından biriktirilen kaynakları ve üretim araçlarını ele geçirmekten alıkoymak için, modern kapitalist Çin’deki Mao Zedong takipçilerini hedef alan şiddet dalgalarına başvuracaklardır.

Xi Jinping bir defasında “Nerede baskı varsa, orada direniş vardır” demişti. Bunu Marksist teori olan tez-anti-tez, sentez olarak ifade edebiliriz. Daha fazla baskının olduğu yerde, daha güçlü bir direniş ortaya çıkar. İşte bu yüzden Çinli kapitalistler, huzur içinde oturamayacaklar. Mao Zedong’un yarattığı sosyalist toplumda işçi haklarının korunduğu, işçilerin güvende olduğu ve üretim araçlarına sahip olduğu sosyalist düzeni (geriye döndüren çv.) kapitalist yolculara yönelik; yoksullar, ezilen ve sömürülenler kapitalist sisteme ve sosyal-faşist Xi Jinping rejimine karşı mücadelede kararlılar. Mao’nun düşüncesiyle uyandırılmış öğrenci fenomeni, Xi Jinping’in isteğine göre aniden ortadan kalkmayacak ya da sona ermeyecek, daha doğrusu “imparatoru attan indirecek” ve krallığı asıl sahiplerine, yani çalışanlara geri götürecek güçlü bir ölümcül güç olma işaretleri gösteriyor.

Kaynak: https://www.peoplesreview.in/foreign-affairs/2018/11/chinese-rulers-mao-paranoia-gets-intense-with-revival-of-red-dissent/