SAG GÜNLÜĞÜ (4) | “Zindanı bile birbirimize tutunarak mutlu alanlara çevirebiliriz”

Açlık grevi ve ölüm orucu direnişi 26 Mayıs 2016 Pazar günü, direnişin öncüsü Leyla Güven 200. gününde iken sona erdi. Bu süreç içerisinde çok çeşitli dayanışma ve direniş örneklerini barındırıyor kuşkusuz. Daha önce SAG GÜNLÜĞÜ ismiyle üç bölüm şeklinde yayınladığımız anlatıları devamı, tutsaklık koşullarından kaynaklı açlık grevinin bitişi sonrası ulaşsa da, bu günlükler direnişin bir parçası olarak anlam taşımaktadır. Günlüğün devamını iki bölüm halinde olduğu gibi yayımlıyoruz:

Zindanı bile birbirimize tutunarak mutlu alanlara çevirebiliriz!

Leyla Güven suya düşen bir damla etkisi yarattı. Sönümlenmek şöyle dursun ateş daha da harlanıyor… Leyla Güven SAG’ın 166’ıncı, 16 Aralık’ta başlayanlar 129’uncu, 1 Mart’ta girenler ise 54’üncü günündeler. Biz de iki yoldaşımızla SAG direnişinin içerisindeyiz. Direngen analarımız ise dışarıda hapishane önlerinde meydanlarda tüm saldırılara ve engellemelere rağmen yılmadan, usanmadan zulme karşı sloganlarını haykırıyorlar, direnişçilerin gücüne güç katıyorlar.

Nisan Güneşi’nin sıcaklığı ve coşkusuyla dolu içimiz. Bir yoldaşımız 36. gününde, diğeri 24. Günlerdir bugün için hazırlıklar yapıyoruz, direniş içerisinde Nisan Güneşi’ni karşılamanın heyecanı ve mutluluğu içerisindeyiz. Kutlamalarımız sabahtan, sloganlarla başladı ve dolu dolu geçti. SAG direnişinin el verdiği oranda ikramlar (limonata yaptık, şeker ikram ettik, birde şiirler yazdık), oyunlar ve halaylar ile oldukça eğlendik. Oyunların bazılarına SAG’daki arkadaşlar bile katıldı. Ama bence en çok bizi izlerken eğlendiler çünkü öyle komiktik ki biz de hallerimize gülüyorduk. Ben ise çuval yarışındaki (çöp poşeti yarışı da denebilir, bura özgülünde) hallerimle koğuşun dalga konusu oldum!

Hücreyi iyi bir temizlikten geçirdik. Yoldaşla birlikte ne var ne yoksa çıkarıp yıkadık, pırıl pırıl oldu vallahi… Şu sıralar da çok iyi haberler alıyoruz ve morallerimiz yerinde. Aldığımız güzel haberlerden biri ve en önemlisi de, 46 yıl sonra önümüze koyup başarıyla sonuçlandırdığımız yönelimimizin haberiydi. Bu haber ve Nisan Güneşi’nin verdiği etkiyle SAG’daki yoldaşın hep düşük seyreden tansiyon ve nabzı birkaç gündür gayet normal ve kendini de iyi hissediyor. Tabii bu durum da aramızda espri konusu oluyor: “Biz sürekli böyle güzel haberleri nereden bulup getirelim sana?” şeklinde takılıyoruz ona.

Temizliği yaptığımızın ertesi günü yoldaşın hasta olmasıyla güne başladık ve hemen teyakkuz haline geçtik. Onu başka bir hücreye taşıdık maalesef bir süre çok fazla iletişim kurmayacağız. Kısaca kaldık baş başa SAG’cı yoldaşla. Şu sıralar koğuşta hastalık kol geziyor zaten. SAG dolayısıyla çok dikkatli olmamız gerekiyor, onlara kesinlikle bulaşmaması lazım! Bu yüzden kimisi bulaştırmamak, kimisi kapmamak için bütün koğuş karantina bölgesi gibiyiz. Özellikle SAG’cılar ve yanlarında kalanlar. Ben hasta olmamak için ilaç kullanmaya bile başladım!

Bugün SAG’cıların şekerlerini yaparken arama geldi. Tabii ben meraklı Melahat, ağzımı ayırıp aramaya bakacağım derken şekeri elime damlattım ve çok fena yandı. Bu ilk değil bir önceki yapışımda da yakmıştım ama bu sefer çok kötü yandı, kocaman su baloncuğum oldu. Erimiş şeker yanığı çok fenaymış, acı bir şekilde deneyimledim! Bugün ayrıca temizlik günüydü, diğer yoldaş hasta olduğundan temizliği tek yaptım ve parmağıma da çok dikkat etmedim. Haliyle baloncuk patladı ve soyuldu, akabinde de iltihap kaptı. Tüm bu olaylar peş peşe yaşanınca direnişçi yoldaşın eleştiri oklarından da kaçmak imkansız hale geldi…

Sloganlarımız, zılgıtlarımız ve halaylarımız yine inletti hapishaneyi. 1 Mayıs’ı tüm coşkusuyla karşıladık. Oyunlar oynadık, sohbetler ettik. SAG’cıların halaylarda çok fazla efor sarf etmesi ise eleştiri konusu oldu. Eleştire eleştire en sonunda yıldırdık ve 3 parçalık halay çekme hakkında uzlaşıp konuyu sonuca bağladık. Aksi takdirde, başından sonuna kadar kalmak istiyorlar ve kendilerini çok yoruyorlar.

Son zamanlarda hep bir kutlama hali içerisindeyiz. Bu sefer de öğrendiğimizde büyük bir heyecan duyduğumuz şanlı yönelimimizin kutlamasını yaptık. Yine SAG’ın el verdiği oranda ikramlar (bu sefer gazlı içecek de aldık ama SAG’cılara ayrı limonata yaptık, sigara ve tabii ki şeker), halaylar, şiirler, konuşmalar ve tabii ki sloganlarla bu güzel haberi dostlarla paylaştık, mutluluğunu yaşadık. Son yıllarda girdiğimiz sıkıntılı süreçten büyük bir sıçramayla çıkışımızın, özellikle kadın alanımızın vurduğu damgayla, haklı gururunu ve sevincini yaşıyoruz.

Bugün öğlene doğru SAG’daki yoldaşın tansiyonu ve nabzı çok düştü, haliyle kendisini kötü hissediyor ve vücudu titriyordu! Biraz nane, kekik ve tuz, biraz dinlenme ve gün boyu ara ara içmesi için şekerli, tuzlu ve limonlu su ile yavaş yavaş tansiyonu ve nabzı düzeldi. Hasta olan yoldaş odaya gelip ilgilenememenin üzüntüsü ve korkusu ile çok daha kötü oldu. İkimiz de büyük bir stres ve korku yaşadık, gerçekten tarif edilemezdi! Haftalar önce konuştuğumuz psikolojik hazırlık, işte böylesi zamanlar için gerekliymiş… Yoldaş şimdi gayet iyi fakat tansiyon ve nabız meselesi bizi gerçekten korkutuyor!

Koğuştan tek seferde 4 tutsağı birden uğurladık ve sanki etraf bomboşmuş gibi geliyor. Mahkeme öncesi en azından içlerinden 1-2 arkadaşın tahliye olabileceğini tahmin ediyorduk ama 4’ünün birden tahliye olması gerçekten bizi çok sevindirdi, tabii bir yandan da hüzünlendirdi (Mahkemesi olan arkadaşlardan birisi, günler öncesinden ayrılık psikolojisine girmiş ve hüzünlü hüzünlü dolaşıyordu etrafta). Uğurlama zamanı geldiğinde geleneksel çemberimizi oluşturduk ve şarkımızı söylemeye başladık. Tek tek birbirimize sarılırken (artık koğuştan gidenler ilk SAG’cılara sarılıyor!) bir çoğumuz dayanamayıp ağlamaya başladık. En son kapıdan çıkarlarken ağlayarak sürekli dönüp dönüp bakmaları ve sevgi sözcükleri ise bu dört duvar arasını, faşizmin zindanlarını bile; birbirimize tutunarak, güçlü bağlar kurarak yaşanabilir ve mutlu alanlara çevirebildiğimizin kanıtıydı…

Hasta olduğu için başka hücrede kalan yoldaş birkaç gün önce döndü ve eski rutin hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yoldaşın dönmesiyle çalışmalarımızda oldukça hız kazandı, yine deli gibi okuyoruz… SAG’daki yoldaşın tartışmalara katılımı artık çok daha pasif olacak, çünkü günler ilerledikçe çok daha çabuk yoruluyor ve beynini fazla zorlaması önerilen bir pratik değil. Beyin de çalışırken şeker yakıyormuş bu bilgiyi bu süreçte öğrendim…

Koğuştan 4 tutsağın birden gitmesiyle, hücrelerden birisi tek kişi kaldı ve bizim hücreyi rahatlatmak için birimizin oraya geçmesi durumu gündemimize girmiş oldu. SAG odasının iki kişi olması çok daha sağlıklı olacağından bu fikri olumlu bulduk. Tabii sadece hüre değişikliği olsa da birbirimizden ayrılma fikri de bize çok itici geldi fakat böylesi daha iyi olacak. Taşınacak şanslı kişi de ben oldum ve birkaç güne pılımı pırtımı toplayacağım…

Bu arada şu yanan parmağım da hala iyileşmedi ne sürsem kar etmiyor, iyileşmemekte çok ısrarcı! Herkes, dikkat etmiyorum diye bana kızıyor…!

Tutuklandığımdan bu yana bizimkilerden ayrı uyandığım ilk sabah… Gerçekten çok farklı hissettim. Oda farklı, yatak farklı, oda arkadaşı farklı… Bu hislerle, kalkar kalkmaz ilk işlerimden birisi bizimkilerin yanına gitmek oldu. Hemen hemen bütün günümü de onlarla geçirdim zaten. Gün içerisinde birkaç kez odama gideceğime, alışkanlık sonucu yanlışlıkla bizimkilerin yanına gittim. Bütün günüm böyle kafa karışıklığıyla geçti.

Son zamanlarda hızlı gelişmeler oluyor, acısıyla tatlısıyla haberler alıyoruz ve günler hızla ilerliyor. Koğuşta SAG’cı sayısı 4’e yükseldi. Direnişteki yoldaşlarımızdan birinin 55. diğerinin ise 43. günü. Hevaller 15’er kişilik ölüm orucu ekiplerini çıkartarak direnişi yükselttiler, ölüm oruçlarının 13. Günü oldu bile. Dışarıda da her ne kadar kitlesel olmasa da (!), özellikle analarımızın, devrimci, demokrat, ve yurtseverlerin verdiği çabalarla direniş yükseltilmeye devam ediliyor. Umuyor ve biliyoruz ki bu süreç kısa zaman içerisinde zaferle sonuçlanacak, biz de havalandırmada, zafer sloganları atarak kutlama yapacağız!

Bir Tutsak Partizan

Devam Edecek

SAG GÜNLÜĞÜ | 1. BÖLÜM

SAG GÜNLÜĞÜ | 2. BÖLÜM

SAG GÜNLÜĞÜ | 3. BÖLÜM